süreç tanımsız olanın şekil kazanması olarak yer tutsa da kafamda, herhangi bir kadercilik akımına kapılamayacağımdan, sessizce ilerliyorum. ama sonra baktım ki o da ne sıkılıyorum. sonra yapılacak en mantıklı şeyin otoritelerce panik yapmak olarak gösterilmesine rağmen sakinliğimi korumaya çalıştım. belirli katsayılar işin içine dahil olduğunda nice ihtimaller vardır ki, işler yorucu ve kötü gider. kimine göre bu kötülük günden güne de artmaktadır. yalnız doğruluk payını hesaba katmazsak ve sıkılmayı engelleyici funnOver(ironiyle tedavi eden bir placebo) ilaçlarımızı depolarsak çoğu insan sıkça hayallerimizin gerçek olduğuna tanık olabilir.

üzülmek biliyorum ki güzel ve yaşadığımız dünyada yapılabilcek en akla yatkın eylem. ancak kara bir bulut içinde tehlikelere savrulmak gibi o da anlamı kaçırmamızdan başka bir işe yaramıyor çoğunlukla.

heyhat bize çare bırakmaz sorgulatır günlermizi hayat. lakin geceler gündüze dönerken heveslenir, ardından sakinleşip merakla konuşurum kendimle. bilinmese de nereye, sen beni dürttün radiohead. :)