rutin günceleri - 1

Kaçmak benim için bir tutkudur. Çocukluğumdan beri bulunduğum yerden, tanıdığım insanlardan, sahip olduğum şeylerden uzaklaşmayı seviyorum. İşin en güzel tarafı bağlı olduğum şeylerden kaçacağımı bile bile onlara bağlanıp zaman geçiriyorum. Sanırım asıl zevk aldığım taraf da bu olabilir. Mesela sahip olduğum evi eşyaları bırakacağımı bildiğim halde, o evi büyük bir sevinçle alıyorum. Tüm detayları düşünerek, eşyalar alıyorum, kalıcı değişiklikler yapıyorum. Tüm kayıtlarda o evin adresini veriyorum. Faturalarımı düzenli olarak ödüyorum. Çok sıkıldığımda tadilat yapıyorum. Tüm bunları oradaki eşyaları tamamen bırakacağım, eve aniden bir gün gelmeyi bırakacağım günün vereceği hazzı düşünerek yapıyorum. Tabii ki dışarıdan bakıldığında buna dair bir işaret görülmesine izin vermedim, vermem de. Bu eylemin asıl zevkli tarafı da bu.

Kaçmanın, bırakıp gitmenin, arkaya bakmadan terk etmenin bana verdiği keyif tarif edilemez. Gözlerimi açtığımda acaba bugün hangisinden kurtulabilirim diye düşündüğüm çok oldu ama genellikle en eğlencelisi hepsini bir anda bırakmak. Şimdiye kadar en az 6 kere sahip olduğum kimliği geride bıraktım. Tüm geçmiş isimlerimi hatırlamıyorum bile. Ama hatırlamak konusunda çok dikkat olmam gerektiğinin farkında olduğumdan tüm eski bağlantılarımı tuttuğum bir deftere sahiptim. Ancak dün de o defteri yaktım. Çok sevdiğim bir diziyi aylar sonra tekrar izlemek gibi tüm o geçmiş günlerden tekrar kurtulmuşçasına rahatladım.

Bağlılıklara karşı bir insan değilim. Bence herkesin bağlılıkları rutinleri ve sevip beraber olduğu insanlar olmalı, benim de olmalı. Ama ben bunları aniden bırakmayı seviyorum. Sevgilim olan, arkadaş olduğum herkesi çok sevdim. Onları bırakırken tereddüt etmemiş olmam onlarla çok iyi zaman geçirmediğim anlamına gelmiyor tabii ki. Bazen görüşmeyi aniden kestiğim insanlara aylar sonra rastladığımda tekrar konuşup yakınlaştığım da oluyor. Bu onları hayatımın sürekli bir öğesi haline getirmemi sağlamasa da güzel bir şey.